Hoşgeldiniz  

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cuma 22.11.2024 e gazete

admin | 21 Kasım 2024 | e gazete Gaziantep haber ajansı Bülteni, Eğitim, Ekonomi, Genel, Gündem, İslamiyet, Tüm Manşetler A- A+

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cuma 22.11.2024 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cuma 22.11.2024 e gazete

HABER METNİ;

ŞAHİNBEY BELEDİYESİ 1. ULUSLARARASI STRATEJİK MÜZAKERELER FORUMUNA EV SAHİPLİĞİ YAPIYOR

 İSLAM DÜNYASI KENDİNİ ARIYOR

1.Uluslararası Stratejik Müzakereler Forumu Şahinbey Belediyesi’nin ev sahipliğinde başladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Şahinbey Belediyesi ve İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ)’nün birlikte düzenlediği 1.Uluslararası Stratejik Müzakereler Forumu, Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi’nde başladı. İki gün sürecek olan organizasyona Türkiye ve çok sayıda ülkeden İslam âlimleri katıldı.

İSLAM DÜŞMANLARI BİZLERİ PARÇALAMAYA ÇALIŞIYOR

Dünya İslam Alimleri Birliği Başkanı Ali Muhyiddin Karadaği, Müslümanların birbirlerine saygı ve sevgi duyması gerektiğini belirterek, “İslam düşmanları, birliğimizi ve bedenimizi parçalamaya çalıştı. Bazı organlarımız meşgul olsun istediler. Bizi ayrıştırdılar ve tek Müslüman toplumu farklı toplumlar yaptılar. Aramızda bir ayrılık vardı ve sebebi de mezhepçilik, ırkçılık olması. Maalesef Osmanlı Devleti parçalandıktan sonra ne Araplar, ne Kürtler ne de Türkler faydalandı. Osmanlı Devleti’nden sonra ırkçılık çıktı. Yeni çıkan fikirler Osmanlı Devleti’nden sonra bizim üzerimizde uygulandı. Bizi 200 yıl önce insan haklarıyla, kadın haklarıyla, çocuk haklarıyla kandırdılar. Maalesef, bunların hepsi serap oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ demekle çok haklıdır Birleşmiş Milletlerin bize hiçbir faydası yok. Yeni bir dünya sistemine geçmemiz lazım” dedi.

DAĞINIKLIK İŞGALİ GETİRDİ

Birlik olun mantığına dikkati çeken Şark Forum Başkanı Wadah Khanfar “Dağınık olduğumuz için işgale maruz kaldık. Önceden sayı olarak daha fazlaydık. Buradaki asker sayısı daha yüksekti. Bütün savaş süreçlerinde buralara 25-30 bin askerle geldiler, bizim silahlarımız ve askerimiz daha iyiydi. Şam kılıcı dünyanın en iyi kılıçlarından biriydi. Neden mağlup olduk? Burada dağınıktık ve birlik değildik. İsrail’in projesinin herhangi bir değeri yoktur. Bizim dağınık olmamızdan dolayı ayırıyor. Buradaki dağıtma projesi geleceğimizi yok etme projesidir.” dedi.

Vali Kemal Çeber, forumun kentte yapılmasından dolayı mutlu olduğunu ifade ederek “Forumun Gaziantep’te yapılması çok önemli. Annelerimizin, vatanla, milletle, bayrakla, devletle ve İslamiyet’le zoru olan insanlara karşı vereceğimiz mücadelede evlatlarına ‘Oğlum artık git, ya gazi ol ya şehit.’ dediği kenttesiniz.” diye konuştu.

İSLAM DÜNYASI KENDİNİ ARIYOR

İslam’ın herkes için umut olduğunu ifade eden İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez “İslam dünyası kendini arıyor. İslam dünyası neredeyse 100 yıldır kendini, kalbini arıyor. Hiç şüpheniz olmasın, o kalbi de bulacaktır. İslam, sadece Müslümanlar için değil herkes için umuttur. Hepimiz o büyük umuda ereceğiz inşallah. Bugün günümüzde gençlerimiz farklı bir maneviyat arayışına girdiler. İnsanlar topluluklara katılarak, cemaatlere katılarak, kendi maneviyatını kurmakta zorlanmaya başladılar ve alternatif aradılar. Okul, cami, ailenin eski gücüne kavuşması için çaba sarf ediyor.” dedi.

ÂLİMLERİ AĞIRLAMAKTAN MUTLU OLDUK

Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu da İslam alimlerini ağırlamaktan dolayı mutlu olduğunu belirterek “Böyle önemli bir toplantıya ev sahipliği yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Başta Gazze ve Filistin olmak üzere dünyanın birçok noktasında Müslüman kardeşlerimizin işkence altında olması, zulüm görmesi, şehit edilmesi yüreğimizi kanatıyor. Daha acısı İslam aleminin dağınıklığı ve bazı liderlerin ‘Filistin bizim gündemimizde yok.’ demesi daha da acıtıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başta BM olmak üzere dünyanın birçok toplantısında Filistin davasını gündeme getirmesi ve ‘Dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırması her türlü takdire şayandır. Bu toplantı beni çok umutlandırdı. İki gün boyunca sürecek olan toplantıda 1. Uluslararası Stratejik Müzakereler Forumu’nda birçok konu konuşulacak ve tartışılacak. Buradan çıkacak fikirler İnşallah İslam Dünyası’ndaki birliğe katkı sağlayacaktır diye ümit ediyorum” dedi.

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir “Müslümanların sorumluluğu, başta bölgemiz olmak üzere dünya halklarına, sadece eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerinin meşru ve kutsal olduğunu ilan etmek değildir. En büyük sorumluluk, bu ülküyü bilgi, hikmet, ahlak ve adalete dayanan bir paradigmaya dönüştürmektir. İnsanlığa hizmeti ilke edinen bir teknoloji, ahlaki değerleri rehber edinen bir bilim, tabiata saygıyı önceleyen bir sanayileşme, insanı fıtratından koparmayan bir eğitim, toplumu kendi içinde bölüp parçalamayan bir siyaset, belli bir azınlığın çıkarına göre teşkilatlanmayan bir ekonomik sistem mümkündür ve zaruridir. Bunu imkân alanına çıkarmak en büyük sorumluluğumuzdur. Nitekim İslam’ın yaklaşık 1400 yıllık sürede inançtan eğitime, hukuktan bilime ve sanata kadar sosyal ilişkilerin bütün aşamalarında yaşattığı dönüşümler, Müslümanların insanlığın problemlerine çözüm sunma ve yol gösterme kabiliyetini haiz olduklarını göstermektedir” dedi.

Düzenlenen forma Türkiye’nin yanı sıra ABD, Rusya, Katar, Malezya, Cezayir, Pakistan, Hindistan, İran ve Moritanya’dan İslam alimlerinin katıldığı, 2 gün sürecek forumda “Müslüman toplumların dünü”, “İslam dünyasında birlik fikri”, “Müslüman toplumlarda iletişim ve güven engelleri”, “Emperyalizmin İslam dünyasında yol açtığı problemler”, “İslam dünyasında ortak gelecek iradesi ve geleceğin dili”, “Birliktelik modelleri ve kurumsal tecrübeler” konuları işlenecek.

*

*

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci Gaziantep’te

YELKENCİ, EĞİTİM-ÖĞRETİM FAALİYETLERİNİ VE PROJELERİ DEĞERLENDİRDİ

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Ömer Faruk Yelkenci, bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep’i ziyaret etti. İlk olarak İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde yöneticilerle bir araya gelerek değerlendirme toplantısı gerçekleştiren Yelkenci, eğitim-öğretim faaliyetlerini ve projeleri değerlendirdi.

Yelkenci, ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı öncülüğünde düzenlenen Gaziantep Öğretmen Akademileri programına katılarak öğretmenlerle buluştu. Öğretmenlerin mesleki gelişimlerine katkı sağlayacak olan bu programın önemine değinen Yelkenci, öğretmenlerle bilgi ve tecrübelerini paylaştı.

Ziyaret programı kapsamında Gaziantep Valisi’ni de makamında İl Milli Eğitim Müdürü Dr. Erdal Kılınç ile ziyaret eden Yelkenci, şehirdeki eğitim çalışmaları ve yatırımlara ilişkin görüş alışverişinde bulundu.

Gaziantep ziyaretinde eğitim camiasına yönelik önemli mesajlar veren Bakan Yardımcısı Yelkenci, şehirdeki eğitim faaliyetlerinin daha ileriye taşınması için iş birliği ve koordinasyonun güçlendirileceğini vurguladı.

*

*

OFF-GRİD GÜNEŞ ENERJİ SANTRALLERİ EKONOMİK DEĞİLDİR

Elektrik Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı islim Arıkan “ Off-Grid Güneş Enerji Santralleri” konulu bir basın açıklaması yaptı

Arıkan Off Grid GES’ler şebekeye bağlanmamış santraller olduğunu ve  İhtiyaç fazlası kapasite ile kullanılamadığını belirtti.

Arıkan açıklamasında “Şebekenin olduğu yerlerde Off Grid santrallere rastlıyoruz. Bunu anlamlı ve ekonomik görmüyoruz.

Tarımsal GES’leri örnek verecek olursak;

Tarımsal Off-Grid GES’ler yıl boyu üretim kapasitelerinin yaklaşık %20’sini kullanırlar.  %80 üretim kapasitesi atıl kalır. Bu ekonomik değildir.

Diğer taraftan;

Off Grid-GES  dahi olsa,

Bu santrallerin projelerinin ve uygulamalarının yetkin mühendisler tarafından yönetmeliklere ve usulüne göre yapılmasının, ilgili kurumlar tarafından onaylanmasının, işletme esnasında da bunların İşletme Sorumlusu tarafından belirli periyotlarla denetlenmesinin, can ve mal emniyeti açısından gerekliliğini önemle belirtiyoruz.

Off-Grid GES’lerin, şebekeye bağlanan On-Grid GES’lerden teknik ve risk olarak hiçbir farkı yoktur.

Her zaman olduğu gibi, bu konunun önemi  zamanla daha iyi anlaşılacaktır” dedi.

*

*

GTB FOTOĞRAF YARIŞMALARINDA FİNAL İÇİN GERİ SAYIM BAŞLADI

Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) tarafından düzenlenen ve şehri farklı açılardan keşfetmeye davet eden “Gaziantep’te Hasat Mevsimi” ile “Kadim Şehir Gaziantep” fotoğraf yarışmalarında final için geri sayım başladı!

25 Kasım 2024 tarihine kadar başvuruların kabul edildiği yarışmalar, amatör ve profesyonel fotoğraf tutkunlarına Gaziantep’in tarımsal zenginliğini ve eşsiz kültürünü kadrajlarında ölümsüzleştirme fırsatı sunuyor.

GTB Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, fotoğraf yarışmalarıyla ilgili yaptığı açıklamada, başvurular için artık son aşamaya gelindiğini ifade ederek, fotoğraf severlerin yarışmalara GTB’nin resmi web sitesi üzerinden katılım sağlayabileceklerini söyledi.

Amaçlarının Gaziantep’in derin tarihini, tarımsal zenginliklerini ve kültürel mirasını tanıtmak olduğunu aktaran Akıncı, her iki yarışmada da aranan en önemli şartın eserlerin Gaziantep il sınırları içerisinde çekilmiş olması olduğunu dile getirdi.

Gaziantep’te Hasat Mevsimi

Bu yıl 4’üncüsü düzenlenen “Gaziantep’te Hasat Mevsimi” temalı fotoğraf yarışması ile ilgili bilgiler veren Akıncı, “Büyük ilgi gören yarışmamızdaki en temel hedefimiz, Gaziantep’in tarımsal zenginliklerini ve geleneksel üretim metotlarını fotoğraflarla geleceğe taşımak” dedi.

Hasat mevsimi temasında yer alan her bir fotoğraf karesinin, toprağın diliyle konuşan, tüm hasatların arkasındaki emek ve doğanın sunduğu mucizeleri gözler önüne seren birer sanat eseri olduğunu aktaran Akıncı, yarışmacılardan Gaziantep’in kırsal yaşamının samimi ve doğal yönlerini yakalayarak, şehre özgü tarımsal mirası gözler önüne sermelerini istedi.

Kadim Şehir Gaziantep: Zamanın Ötesine Yolculuk

Bu yıl ilkini düzenledikleri “Kadim Şehir Gaziantep” fotoğraf yarışmasının ise, fotoğraf severleri şehri zamansız bir bakış açısıyla keşfetmeye davet ettiğini vurgulayan Akıncı, “Gazi şehrimizin tarihi sokaklarından, zarif mimarisine, kadim kültüründen, el sanatlarına ve günlük yaşamına kadar her detayı, yarışmacılarımıza birer sanatsal yolculuk vaat etmekte. Bu yarışmayı, şehrin görsel hafızasını yakalamak ve tarihi dokusunu geleceğe taşımak adına bir fırsat olarak görüyoruz” diye konuştu.

Başvuru Süreci ve Ödüller

Eser kabullerine 24 Haziran 2024 tarihinden itibaren başlanılan her iki fotoğraf yarışmasına, son başvurular 25 Kasım 2024 tarihine kadar GTB’nin resmi web sitesi üzerinden yapılabilecek.

Posta yoluyla başvurular kabul edilmeyecek. Seçici kurulun belirleyeceği dereceye giren eserler, iki farklı kategoride tam, yarım ve çeyrek altınla ödüllendirilerek, sergilemeye hak kazanan eser sahiplerine ise plaket verilecek.

*

*

*

Tekke Camısının hayadında

  GAZİANTEP MEVLEVÎHÂNESİ

  Gaziantep Şahinbey merkez ilçesi Kozluca mahallesi Buğday Arastası, Kozluca ve Şehit caddeleri arasında yer almaktadır. Günümüzde Mevlevîhâne (Tekke) Camii (Mustafa Ağa Camii) olarak bilinen Gaziantep (Ayıntab) Mevlevîhânesi, Güneydoğu Anadolu bölgesinin en büyük Mevlevî zâviyelerindendir.

  1045 (1635) tarihli Gaziantep şer‘î mahkeme sicil kayıtlarıyla vakfiyesindeki “mevlevîhâne-i cedîd” ifadesinden, mevlevîhânenin yerinde daha önce, muhtemelen Şeyh Şâban Dede’nin (ö. 1031/1622) türbesinin bulunduğu yerde başka bir mevlevîhânenin var olduğu anlaşılmaktadır. Kervan yolları kavşağında yer aldığından bir menzil zâviyesi niteliğini taşıyan mevlevîhâne, semâhânenin cümle kapısı üzerindeki Farsça ta‘lik kitâbeye göre 1048’de (1638) Ayıntab sancak beyi Türkmen Mustafa Ağa b. Yûsuf tarafından yaptırılmıştır. Kitâbenin tarih mısraı aynı zamanda Mes̱nevî’nin ilk mısraıdır. Evliya Çelebi bunun Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin bir kerameti olduğunu söyler. 1050 (1640) yılında düzenlenen vakfiyesine göre Mustafa Ağa, mevlevîhâneye Şâban Dede’nin oğlu postnişin Mehmed Dede ile onun soyundan gelenlerin şeyh-mütevelli olarak tayin edilmesi şartını koymuştur. Vakfiyede bir semâhâne, mescid, Şeyh Mehmed Efendi’nin ikametine mahsus büyük bir oda, dervişler için dokuz hücre ve havuzlu bahçesi bulunan bir tekke yaptırıldığı, iki boyahane, bir un kapanı, yirmi dükkân, bir ahır ve yirmi odalı hanın tekkenin gelir kaynakları arasında bulunduğu, tekkede imam, müezzin ve mesnevîhan ile diğer ağırlama görevlilerinin bulundurulacağı, günlük yemek ve cuma günleri pişirilen zerde masraflarının karşılanacağı, Konya Mevlânâ Dergâhı’ndaki çelebilerin bu düzene karışmamaları, buraya sadece Şeyh Mehmed Efendi’nin erkek soyundan gelenlerin postnişin olabileceği ve Konya’dan buna ilişkin belge verilmesi şartıyla vakfedilmiş olduğu belirtilmektedir.

  1675’te sadece semâhâne mevcut iken cuma hutbelerinin de okunmasına başlanmasıyla cami düzenine geçilmiş ve bundan sonraki kayıtlarda Mevlevîhâne Camii adı kullanılmıştır. 1846 yılına ait gelir ve gider cetvelinde mevlevîhânenin gelirinin 8960, giderinin ise 9093 kuruş olduğu görülmektedir (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, nr. 52/1). II. Abdülhamid Albümleri’ndeki resimde görülen üç katlı, nakışlı saçaklı selâmlık dairesi, muhtemelen daha küçük olan eski selâmlığın yerine inşa edilmiştir. Şu anda mevcut olmayan kitâbesine göre selâmlık dairesi 1304’te (1886-87) yapılmıştır. 1901 ve 1903 yıllarında çıkan iki büyük arasta yangınında mevlevîhâneye ait han ve dükkânlar yandığından postnişin Mehmed Münîb Efendi kendi parasından 130.000 kuruş harcamak suretiyle Buğday Hanı’nı, Tahmis Kahvehanesi’ni, bir süpürgeci odasıyla otuz üç dükkânı yeniden yaptırarak mevlevîhâneye vakfetmiştir. Son cemaat yerinin yanındaki duvarda bulunan yüksek sivri kemerli çeşme, ta‘lik kitâbesini bizzat yazıp 1324 (1906) tarihini düşüren Şeyh İsmâil Hakkı Dede zamanında yapılmıştır. 1911’de mevlevîhâneyi teftiş için gönderilen Ziya Çelebi ile Kastamonu Mevlevîhânesi şeyhi Ahmed Remzi Dede’nin (Akyürek) Konya çelebisine gönderdikleri rapordan, vakfiyesinde haftada iki defa âyîn-i şerif icrası şart koşulduğu halde uzun zamandan beri bunun yapılmadığı, sütunların arasında bulunan ve semâ meydanını sınırlayan parmaklığın kaldırılmış olduğu ve semâhânenin sadece cami olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, nr. 65/7). Raporda ayrıca, vakfiyede değişik görevler için görevlilerin ve ücretlerinin belirtilmiş olmasına rağmen birkaç görevin bir tek kişi tarafından yürütüldüğü bildirilmiştir. Mevlevîhânenin son şeyhi Mustafa Dede zamanında cuma geceleri yatsı namazından sonra âyin icra edildiği, mutfağı olmayan tekkenin günlük yemeklerinin külliye dışında bulunan harem dairesinde hazırlandığı bilinmektedir.

  Arşiv belgelerine göre (Konya Mevlânâ Müzesi Arşivi, nr. 65/6) mevlevîhânenin meşihatında bulunan Mehmed Dede soyundan gelen postnişinler şunlardır: İlk şeyh Mehmed b. Şâban Dede’den sonra (meşihat süresi 1638-1678) sırasıyla Mehmed (1678-1744), Feyzullah (1744-1768), Mehmed (1768-1787), Mehmed (1787-1794), Feyzullah (1794-1846), İsmâil Hakkı (1846-1883), Mehmed Münîb (1883-1905), İsmâil Hakkı (1905-1918) ve Mustafa Dede (1918-1925). Son şeyh Mustafa Dede Efendi posta oturmadan önce 1910-1918 yılları arasında Antep belediye başkanlığı, Cumhuriyet’ten sonra da Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığı yapmıştır.

  Tekkeler kapatıldıktan sonra mevlevîhâneye Vakıflar Genel Müdürlüğü el koymuş, semâhâne ve selâmlık kısmı cami ve ilkokul olarak kullanılmış, ana avlusunda önce abdest muslukları, sonra bir şadırvan yaptırılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından birkaç defa tamir edilen mevlevîhâne çeşitli değişikliklere uğramış, 1976’daki onarımda ana avlunun taş döşemesi, derviş hücreleri, helâlarla son cemaat yerinin çatısı yenilenmiş, semâhânenin kubbe ve mihrabındaki natüralist çiçek kalem işleri yok edilip sütun mukarnasları tahrif edilmiştir. 1993’te selâmlık kısmı tamamen yenilenerek son cemaat yeri camekânla kapatılmıştır. Bu sırada Mevlevîliğe ait süsleme unsurları, semâhânenin dal sikke bronz alemiyle ahşap sikkeli asma minber-mesnevi kürsüsü kaldırılmış, yerine ay yıldızlı alem ve minber kürsüsü konmuştur. Mevlevîhânenin derviş hücreleri imam ve müezzin odası, selâmlık kısmı müftülük, açık ahşap karkas çatılı ahır ise otopark olarak kullanılmaktadır.

  Şehrin ticaret merkezinde bulunan külliye kesme taştan inşa edilmiş olup iki avlu etrafında düzenlenmiştir. Çevresindeki çarşı sokaklarından üç ayrı girişi vardır. Açık ve koyu renk mermerle döşenmiş bulunan ana avlu kuzeyden, Buğday Arastası’na bakan bir sıra dükkân ve üstü şemsiyeli düz silindirik gövdeli güdük minaresi altından geçilen kemerli cümle kapısıyla, doğudan beşik tonozlu ve uzun çörtenli beş derviş hücresiyle; güneyden semâhâne-mescid ünitesi, çeşme ve helâlarla; batıdan yüksek taş duvarla ayrılmış bahçeli bir avluya bakan, biri üç, diğeri iki katlı iki selâmlık binasıyla çevrilidir. Semâhâne ve onun kuzeybatı köşesinde birleşen mescid mevlevîhânenin en eski ünitesi olup muhtemelen cuma namazı için kullanılmaya başlandıktan sonra birtakım tâdilât geçirmiştir. İlk yapılışında son cemaat yeri bulunmayan, merkezî kare planlı bir yapı olan semâhâne (11,30 × 11,30 m.), dört ayağa oturan sivri kemerlerle taşınan onikigen kasnaklı 6,50 m. çaplı merkezî kubbe ve kubbenin dört yanında aynalı tonozlar ve köşelerde birer küçük kubbe ile örtülüdür. Gerek semâhâneye, gerekse dikdörtgen planlı (5,10 × 4,50 m.) çapraz tonozla örtülü, sade yuvarlak nişli mihrabı olan ve yine ilk yapılışında son cemaat yeri bulunmayan mescide kuzey cephelerindeki cümle kapısından girildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra, mescidin kuzeyinde bulunan selâmlık dairesinin değişik zamanlarda büyütülmesi sonucunda üçüncü kat mescidin üstüne ve semâhânenin önüne taşınmasıyla mescidin giriş cephesi önünde sadece dar bir geçit kalınca, semâhânenin önüne açılan doğu penceresi kapıya dönüştürülüp mescide buradan girilmeye başlanmıştır. Ayrıca semâhânenin doğu cephe duvarı kuzeye doğru uzatılıp iki yığma ayak ve üç sivri kemerle mescidin yeni girişi doğu cephe duvarına bağlanarak semâhânenin önüne düz tavanlı bir son cemaat yeri eklenmiştir. İki sıra halinde otuz pencere ile aydınlatılan semâhânenin üç dilimli kemerli ve mukarnaslı mihrabı cümle kapısı eksenindedir. Önündeki aynalı tonoz hariç diğer üç aynalı tonozun altında korkuluklu basit bir ahşap asma kat mahfili dolaşmaktadır. Kubbenin altına gelen kare planlı semâ meydanı (6,50 × 6,50 m.) eskiden dört ayak arasındaki bir korkulukla sınırlıydı. Mihrabın karşısında bulunan kısmî asma kat mahfili ise mutrip mahalliydi. Aynalı tonozların altında kalan diğer mekânlar seyirciler tarafından kullanılmaktaydı. Cami mimarisinde alışılmış olan merkezî plan şeması Gaziantep Mevlevîhânesi’nde bir semâhâne olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bu tür bir kullanılış tarzının, kalın ayakların âyinin köşelerden seyredilmesini engellemesi ve seyirci mahfillerinin darlığı gibi mahzurları vardır. Selâmlık dairesinin üçüncü kattaki çepeçevre tepe kuşevleri, çiçek süslemeli bağdâdî tavan çeşitleriyle pencere arasındaki kolonlar içine oyulmuş ilginç musluklu su hazneleri dikkat çekicidir.

  Gaziantep Mevlevîhânesi, mimari ayrıntı ve nisbetleri yanında orijinal kesme taş işçiliğiyle de Osmanlı mimarisinin Güneydoğu Anadolu üslûbunu yansıtır. Merkezî semâhâne planı için, XVI. yüzyılın ilk yarısında inşa edilmiş olan komşu Kilis (1525) ve Halep (1530 civarı) mevlevîhâneleri örnek alınmıştır. Daha mütevazi, üstü minareli cümle kapısı fikri Halep Mevlevîhânesi’nden, cümle kapısı ve mihrabın üstündeki yuvarlak pencerelerle yanındaki mihrabın konsol süsleme unsuru Kilis Mevlevîhânesi’nden alınmıştır. İlginç olan, İslâm öncesi Türk dinî mimarisinden kaynaklanan, Türk-İslâm mimarisinin ilk yapılarından olan Hazara Camii’nde (XI. yüzyıl ortaları) uygulanan cami tipinin, 500 yıllık kopukluktan sonra Güneydoğu Anadolu bölgesinde Kilis, Halep ve Gaziantep mevlevîhâneleri semâhânelerinde yaşatılmış olmasıdır. Söz konusu plan şeması, Horasan bölgesindeki ilk tarikat yapılarına uygulanan ve XV. yüzyıla kadar yaşatılan kapalı avlulu dört eyvanlı şemadan da türemiş olabilir. Gaziantep Mevlevîhânesi’nin, kökleri İslâm öncesi Türk mimarisine kadar inen bir ruh birliğini yaşatan önemli bir eser olduğu söylenebilir.

  yazı : https://islamansiklopedisi.org.tr/gaziantep-mevlevihanesi

  Fotoğraf Sultan II.Abdulhmid Albümünden 1890 larda Antep Mevlevihanesi

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı