Hoşgeldiniz  

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cumartesi 12.10.2024 e gazete

admin | 12 Ekim 2024 | e gazete Gaziantep haber ajansı Bülteni, Ekonomi, Genel, Gündem, Tüm Manşetler A- A+

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cumartesi 12.10.2024 e gazete

Gaziantep Haber Ajansı Bülteni Cumartesi 12.10.2024 e gazete

HABER METNİ;

GAZİANTEP YAŞANABİLİR BİR KENT Mİ?

BİR KENTİ GÖÇMEN KUŞLAR TERCİH EDİYOR,GELİYOR İSE O KENT YAŞANABİLİR BİR KENTTİR

SIKIŞMIŞ KENT YAŞAMI ÇARESİZLİK KÜLTÜRÜNÜ OLUŞTURUYOR

Çarpık yapılaşma, aşırı göç, ekonomideki sıkıntı, tüketim çılgınlığı,dizilerde mafya propagandası ve bunalan insanlar.. Dahası giderek sayısı artan hayatına son veren insanlar..

Trafikte birbirini hiç tanımayan, bir süre sonra neden kavga ettiklerini hatırlamayan kavga eden insanlar bir yana, gerek aile gerek sosyo-psikolojik gerekse ekonomik nedenlerden dolayı hayatına son veren insanları yan yana koyduğumuzda Gaziantep ne kadar yaşanabilir bir kent olduğumuzu ortaya koyuyor.

Yürüyüş, doğa, bisiklet doğal yaşamın bir parçası.800 bin üzerinde bu kentte belediyeler bisiklet dağıttı. Dağıtılan bisikletler Kent genç nüfusunun nerdeyse tamamını içeriyor. Belediyeler elbette doğa yaşamı için bisikletle çok iyi bir kent stratejisi oluşturdular ama belediyelerin iyi niyeti çöpe gitti. Ne yazık ki bu kentte bisiklete binen yok. Bisiklet yolları bomboş. Gerek trafik akışı gerek bisiklet kültürü henüz bu kentte oluşmamış.

 Gıda güvenliği dediğimizde köyde yaşayan köylü gıda ihtiyacını kentte marketlerden karşılıyor. Üstelik marka olarak taninmiş firmaların tağşişli mal üretmelerini de bir yana koyuyoruz.

Yatay mimari kentsel dönüşümde ısrarcı olunca dağ taş arazilerin değeri füze hızında arttı.

Yani bir şekilde nasıl olurda bu kenti yaşanmaz kılarız diyenler bu kentte yaşayan herkes.

Yaşanabilir kente izin vermeyen insanlarımız bu kentten de şikayetçi oluyor.

Şikayet bir yana;  kent terörüne yol açan bir topluluk oluşmaya başladı.

Yaşanabilir bir kentte insanlar trafikte kavga eder mi;

Yaşanabilir bir kentte sen şu mezhepten misin, sen Türk-Kürt-Arap mısın diye etiketleme yapılır mı?

Yaşanabilir bir kette haylaz çocuğu disipline etmek isteyen öğretmeni velisi gelip komalık eder mi?

Yaşanabilir bir kentte öncelikli sorun uyuşturucu madde kullanımı 10 yaşına kadar düşer mi?

Yaşanabilir bir kentte temel sorun kadın cinayetleri olabilir mi?

İşte bunların tek çözümü doğanın tümüne sahip olmak dersem ne dersiniz?

Tehlike çanları çalıyor..

Hızlı göç alan bir şehrin yukarıdaki saydığın yaşam haritasını kim çizecek bunu merak ediyorum.

Yağmur ormanlarının yok olması, suya ulaşım zorluğu, tarımdaki gelir düzensizliği, maliyet artışı, kıtlıklar, gıda güvenliği ve geçim kaynaklarına ilişkin sorunlar giderek artıyor ve büyük bir risk ortamına doğru sürükleniyoruz.

WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) şu değerlendirmeyi yapıyor;

Türkiye, sulak alan çeşitliliği ve geniş ölçeğiyle, özellikle göçmen kuş türlerine ev sahipliği yapması bakımından bulunduğu coğrafyanın en önemli ülkelerinden biri. Ancak aşırı kullanım, kirlilik ve plansız yapılaşma gibi tehditler, iklim değişikliğinin de etkisiyle sulak alanlarda su kaybı ve dönemsel kurumalara neden oluyor. Ülkemizdeki sulak alanların sağlıklı yapılarını kaybetmesinde en önemli faktörlerden biri, tarımda kullanılan verimsiz sulama yöntemleri. Kentsel, sanayi ve tarımsal kaynaklı kirlilik, sucul türlerin sağlığını olumsuz etkiliyor.

ULUSAL TAAHHÜTLER 2030 HEDEFLERİNİN ÇOK GERİSİNDE

Dünya ulusları, biyolojik çeşitlilik kaybının durdurulması ve bu olumsuz gidişatın tersine çevrilmesi (Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi), küresel sıcaklık artışının 1,5ºC ile sınırlandırılması (Paris Anlaşması), yoksulluğun ortadan kaldırılması (BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları) gibi iddialı küresel hedefler belirledi. Ancak Yaşayan Gezegen Raporu, halen ulusal ölçekte kabul edilmiş olan taahhütlerin ve sahada gerçekleştirilen eylemlerin, 2030 hedeflerine ulaşmak ve söz konusu eşiklerin aşılmasından kaçınmak adına yapılması gerekenlerin çok gerisinde olduğuna işaret ediyor.”

*

ABDULHAMİT GÜL: MECLİSİMİZ YENİ ANAYASA’YI YAPMAYA MUKTEDİRDİR

“Bu coğrafyada yaşanan zulümlerin karşısında kimliğine bakmaksızın Türkiye vardır. Tüm bölgesel tehditlere karşı iç cephemizi daha da kuvvetlendirmemiz gereklidir. 85 milyon bir ve kardeştir; sonuçta kazanan birlik ve kardeşlik siyaseti olacaktır.”          

AK Parti Grup Başkanvekili Abdulhamit Gül, TBMM Genel Kurulu’nda açıklamalarda bulundu. Gül, yeni yasama yılında, Türkiye’nin sivil, özgürlükçü, çoğulcu anayasanın temel hedeflerinden biri olduğunu söyledi. Gül, “Özellikle bu yasama yılının darbecilerin yaptığı anayasadan kurtularak milletimizin beklediği sivil bir anayasaya kavuşmasına vesile olmasını diliyorum. Ben inanıyorum ki milletimizin temsilcileriyle, milletimizin seçtikleriyle mücehhez olmuş, demokratik meşruiyetiyle, kurucu iktidar gücüyle Meclisimiz, yeni bir anayasa yapmaya muktedirdir, buna gücü vardır. Ben inanıyorum, bu dönem yeni ve sivil bir anayasayı, özgürlükçü bir anayasayı, çoğulcu bir anayasayı hep beraber milletimizin beklediği anayasayı inşallah gerçekleştiririz; temennim budur. Meclisimizin bu anlamda da bir yaklaşıma sahip olduğuna inanıyorum. Özellikle AK Parti olarak bizim, tüm partilerin, tüm görüşlerin, milletimizin her kesiminin kendisini bulduğu, ‘İşte bu benim anayasam’ diyebileceği bir anayasaya kavuşması temel hedefimizdir. Demokratik bir süreci yine demokratik, katılımcı, müzakereci bir süreçle sürdürmeyi hedefliyoruz. Bu yüzden kimin hangi fikri varsa, hangi partinin bir anayasa önerisi varsa bu konuda müzakere etmeye, diyalog kurmaya ve milletimizin bu anayasa özlemini sona erdirmeye, gerçekleştirmeye kararlıyız” ifadelerini kullandı.

‘MECLİSİN İTİBARİNI ORTADAN KALDIRAN SÖZLERE KARŞIN CAYDIRICI MÜEYYİDELER OLMALI’

Meclis iç tüzüğünün daha katılımcı olması gerektiğini söyleyen Gül, tüzükte yapılacak değişikliklerin çalışmaların verimli geçmesi için şart olduğunu öne sürdü. Gül, “Meclis çalışmalarının verimliliği konusunda milletimizin beklediği yasaların hem komisyonlarda, ihtisas komisyonlarında hem de Genel Kurulda daha verimli bir çalışma ortamı oluşturacak şekilde, daha fazla milletvekillerimizin yine konuştuğu, müzakere ettiği, katılımcı bir hale kavuştuğu ama Meclis çalışmasının verimliliğini ortadan kaldıran; yine, Meclisin itibarını, Mecliste kullanılan kaba, yaralayıcı sözleri ve davranışları da ortadan kaldıracak etkin, caydırıcı müeyyidelerle beraber Meclis çalışma takviminin de çok verimli olacağı bir iç tüzük çalışmasının yine bu yasama yılında gerçekleşmesi dileğimizdir. Bu konuda AK Parti Grubu olarak bizler de her türlü öncülüğü, her türlü istişareyi bir müzakereyi yapacağımızı ifade ediyorum” diye konuştu.

*

YAPTIĞIMIZ KANUN DÜZENLEMESİYLE BOŞANMIŞ BİLE OLSA BİR EŞE KARŞI İŞLENMİŞ SUÇ, EVLİ BİR EŞE KARŞI İŞLENMİŞ GİBİ AĞIRLAŞTIRICI BİR SEBEP OLARAK YAPILMIŞTIR

“Konuştuğumuz konular kadın cinayeti ve şiddeti önlemeye dairdir. Bu konuda bizim yaptığımız çalışmalar, 6284 sayılı kanun kadına yönelik şiddeti önlemeye dair çok önemli bir kanundur. Bakın İstanbul sözleşmesinden çıktığımız sonraki tarihte meclisimizde yaptığımız kanun düzenlemesiyle boşanmış bile olsa bir eşe karşı işlenmiş suç, evli bir eşe karşı işlenmiş gibi ağırlaştırıcı bir sebep olarak yapılmıştır. Bizi bu konuda, kadına yönelik şiddetle mücadelemiz çok ciddi bir şekilde tutarlı ve kararlı bir şekilde devam etmektedir. Bu konuda daha fazla ne yapılması gerekiyorsa, hangi adımlar atılacaksa da zaten hükümetimiz, bakanlıklarımız, meclisimiz, grubumuz, Cumhur İttifakı bu konuya kafa yoruyor. Bizim için bir kadına uzanan el, kadına yönelik şiddetin temellerine de inerek daha etkin nasıl mücadele ederiz bunun arayışı içinde olacağız. Kadınlar, çocuklar hükümetimizin her zaman yanında olduğu bir politika olarak da kararlı bir şekilde olacağımız konulardır. Partiler üstüdür. Bu konudaki hassasiyetimizi sürdüreceğiz.”

*

*

MHP’DEN GGC’YE ZİYARET

MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay ve  MHP Gaziantep  İl Başkanı  Mustafa Bozgeyik,  Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Meral Ay ve yönetim kurulunu ziyaret ederek ‘Hayırlı olsun’ dileklerinde bulundu.

AY:  BİR ŞEHİRDE EĞER MEDYA MARKA İSE O ŞEHİR MARKADIR

Ziyarette Konuşan GGC Başkanı Meral Ay, kentin sorunlarına hakim olan MHP Gaziantep Milletvekili Sermey Atay  ve  MHP Gaziantep  İl Başkanı  Mustafa Bozgeyik’i ağırlamaktan mutluluk duyduklarını belirterek, çözüm odaklı çalışan ve çaba gösteren herkese destek destek olacaklarını söyledi.Sorunları  ve çözüm yollarını bilip o yoldan çözüme ulaşmanın önemine değinen Ay “Evet, sorunları bilmek kadaro sorunların çözümünü de sağlamak önemli. Bunun için gidilen yolda kimlerle neler yapılacağını çok iyi bildiğiniz için öncelikle teşekkür ediyorum.  Gerçekten bizim de kanayan yaramız. Biz ve birçok arkadaşımız, biz onlara gazeteci demiyoruz gasteci diyoruz. Bu arkadaşlarla bir arada olmaktan son derece rahatsızız. Gaziantep Gazetecileri Cemiyeti Başkanı olarak ne ben, ne de siz tek başınıza bu sorunları çözemeyiz.  Bunun için güç birliği yapmamız gerekiyor. Ve özellikle  size çok güveniyoruz. Çünkü hukuk komisyonundasınız.  Bunu özellikle sizden rica ediyoruz. Gaziantep’te tek basın savcısı var. Ama yasalar yeteri kadar uygulanmıyor. Bakın bu işin bir standardı var aslında. Bunu takip edebilirler. Bu işte basın savcısı bu işi boşluğa bıraktığı zaman açık ve net söyleyeyim,  bunlar gibi insanlara kapılar sonuna kadar açılıyor.  Bir şehirde eğer medya marka ise o şehir markadır. Gaziantep´in marka olmasını istiyorsak öncelikle gerçekten gazeteci olan arkadaşlarımız desteklenmeli. sorunları çözülmeli. Gazeteci gibi davranan şantajcılar ile ilgili de, hukuksal olarak el birliğiyle mücadele edilmeli. Ben bu sorunu çözmek için her şeyi yapmaya hazırım.” diye konuştu

ATAY: GAZETECİ DUYDUĞUYLA DEĞİL BELGE İLE KONUŞUR

MHP Gaziantep Milletvekili Sermet Atay’da   suç işleyenlere adli anlamda  gerekli cezalar verildiği zaman bunun düzeleceğini belirterek “Mesleği hakkıyla yapan bütün gazetecilerin yanındayım. Herkes görevini yaptığı sürece bir sorun çıkmayacaktır. Gazeteci duyduğuyla değil belge ile konuşur. Önceden cezasızlık algısı vardı. Fakat şuan öyle değil, infaz kanununda değişiklik yapılacak. Bu işi alışkanlık haline getiren hangi suç tipi olursa olsun cezasını çekecek. Görevini hakkıyla yapmayan Gazeteciler, işi hakkıyla yapan gazetecinin ne itibarını bozmalı, ne de sizin camianızı lekelemeli. Son olarak Cumhurbaşkanımızın ve Genel Başkan Sayın Devlet Bahçeli´nin de açıklaması ile cezasızlık algısı kalkacak, suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş insanlar tutuksuz yargılanmayacak.” dedi.

BİZİM GÖREVİMİZ GAZİANTEP´İN SORUNLARINI ANKARA´DA DİLE GETİRMEK

Atay “Basın Türk milletinin sesi, bizim sesimiz. Onun için kıymetimizi biliyoruz.  Gaziantep gibi bir şehrin böyle güzide bir bayan başkanı olması bizlere de gurur verdi. Yönetim genellikle bayanlardan oluşturulmuş.  Bu da Gaziantep´in gerçekten geliştiğini basın anlamında layık olduğu yerde ve layık olduğu kimseler tarafından temsil edildiğini gösteriyor. Biz basından seçim bittikten sonra herkesin seçim kazanmış gibi görevine dönerek bizlerin sesini Gaziantep halkının sesini duyurmasını isteriz. Ben bir basın emekçisi annenin çocuğuyum.  Yeni görevinizde başarılar diliyorum Biz de siyasi olarak sizlerin yanınızdayız. Bizim amacımız Gaziantep´in sorunlarını Ankara´da dile getirmek ve çözüm bulmak. Bunu yaparken de şovdan uzak kalbi duygularla yapmaya çalışıyoruz. Yani bazı arkadaşlar özellikle sosyal medyayı çok  hor kullanarak sadece gündeme gelmek için attıkları tweetlerle gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Yani attığı tweet’e baktığınızda altında demogojiden başka veya polemikten başka hiçbir şey yok. Şehre bir faydası yok. Ama bu tür tweetler çok  izlenme aldığı için arkadaşlar buna alışkanlık edilmişler.” Dedi.

ŞEHRİN SORUNLARINDAN BİHABERLER

Bazıların   şehrin sorunlarından bihaber olduğunu belirten Atay  “ İşte son günlerde Gaziantep´te bir bürokrat meselesi konuşuluyor. İşte tabi biz de Gaziantepliyiz ve Gaziantep´te sonradan gelip yerleşen, işte artık nüfus yüzlerinde Gaziantep yazan hemşerilerimiz var. Fakat biz istiyoruz ki Gaziantepli derken yani Gaziantep´in sorunlarını bilen, buranın suyunu içen, ekmeğini yiyen, burada yaşayan, mahallede oturan, buranın problemlerini bilen birileri gelsin. Bizim amacımız bu. Yoksa gelen insanlar tabi ki kıymetlidir.  Çeşitli müdürler atanıyor. Şimdi isimlendirmeyelim. İşte şu müdür atanıyor, bu müdür atanıyor. Şık olan, doğru olan aslında Gaziantep´in yönetenlerinin bundan haberdar olması lazım. Ama şimdi, özellikle bunu arkadaşlarımız yanlış anlıyor. Cumhurbaşkanlığı almış olduğu bir prensip kararıyla şehirlere il müdürü seviyesinde genellikle Gaziantepli  yani nüfusa kayıtlı olduğu yerlerden vermiyorlar. Böyle bir prensip kararı var. Böyle bir prensip kararı olunca da il müdürleri genellikle il dışından atanıyor. Onların da aslında günahı yok. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanı´na ne iletmek lazım? Gaziantep gibi şehirlerde İstanbul, Ankara, İzmir gibi değiliz. İstanbul, Ankara, İzmir kozmopolit şehirler.  Ama Gaziantep böyle değil. Herkes tabiri caizse birbirini tanır. Herkes birbirinin akrabasını, yakınını derdini bilir, dermanını bilir. Biz böyle geçtiğimiz için biz de şey istiyoruz yani böyle tanıdığımız, bildiğimiz birileri olsun istiyoruz. Tabii ki gelen arkadaşlar birbirinden kıymetli arkadaşlardır.” dedi.

CUMHUR İTTİFAKİ VEKİLLERİ OLARAK ÇOK UYUMLU ÇALIŞIYORUZ

Cumhur İttifakı vekilleri olarak zaman zaman toplantı yaptıklarını belirten Atay “ Abdülhamit Bey sağ olsun bu konuda ev sahipliği yapıyor. Yerel yönetimlerde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin Başkanımızla çok uyumlu çalışıyoruz. Hiçbir zaman ters düşmedik. Söylediğimiz bütün talepler de hep yanımızda oldu. Çözmediyse bile bize neden çözemediğini izah etti. Bu anlamda uyumluyuz. Problemimiz yok. Sıkıntı sadece yukarıda bu özellikle bürokrat atılmalarında son zamanlarda biraz rahatsız olduk.  Sivil toplum kuruluşları, Gazeteci Cemiyeti, Sanayi odası, Ticaret Odası, Organize Sanayi Bölgesi, dernekler, vakıflar yani bunlarla şehirle konuşularak bir çözüm üretilse hepimize daha fayda olur. Ama bunu yapmak yerine bazı arkadaşlarla alışkanlığı arkadan dolanmak süretiyle siyaset yapıyorlar. Yani yüzümüze farklı konuşuluyor. Arkamızdan farklı konuşuluyor. Farklı şeyler yapılıyor. Bu da rahatsızlık doğuruyor. Aslında eğer şehirde özellikle sivil toplum kuruluşlarının sesi çıkmaya başladıysa ve bunlar koru olarak toplu olarak birlikte hareket ediyorlarsa orada bir talep vardır, bir sıkıntı vardır demek. Bunu dinlemek lazım. Bunu dinleyecek olan makam kim? Bir dinleyecek olan makam şehri yönetenlerin Valisi belediye başkanları ve milletvekilleri.  Ne demek? Sizlerin vekili. Yani sizlerin sesi, sizlerin kulağı, sizlerin  kafanızdaki düşüncenin icraata dönmüş şekli. Milletvekili bu. Milletvekili koltukta oturmak, koltuk işgal etmek demek değil ki. Benim ikinci dönemim bu. Gelince işte dikkat ediyorsunuz arkadaşlar. Ben şova yönelik değil, öze yönelik bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Yani gidiyorum, kahveye gidiyorum, vatandaşa gidiyorum, bürokrasiye gidiyorum, partiye gidiyorum, ilçelere gidiyorum, köylere gidiyorum, onlardan topluyorum. Topladığımı götürüp Ankara´da diğer arkadaşlarıyla paylaşıyoruz. Mesela Abdülhamit Bey eski bakanlık yapmış, şimdi grup başkan vekili. Gerçekten çok nazik, kibar beyefendi ve şehrimizi çok iyi temsil eden bir arkadaşımız. Diğer vekili arkadaşlar da tabii ki şehrimiz için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Ama şehirden uzak olan arkadaşlar var. Şehir sorunlarından bir haberi olanlar var. Yani şehir sorunu deyince hemen çıkıp iki tane tweet atayım. İşte ona saldırayım, buna saldırayım.  Buradan gündem yapayım diyen arkadaşlar var.” Dedi.

BU ŞANTAJCI GAZETECİLERİN ARANIZDAN UZAKLAŞTIRILMASI LAZIM

 Atay “Basında da çeşitli problemler var. Basında da yok değil. Basında da basının kusura bakmayın sizleri tenzih ederek söylüyorum. Bir kaliteye ulaşması lazım. Gerçekten kalitesiz insanların aranızdan temizlenmesi lazım. Yani gazeteciliği bir geçim aracından bir kamu hizmeti gibi gören, sosyal bir hizmet gibi gören arkadaşların burada olması lazım. Gazeteci her şeyden önce objektif olmak zorundadır. Gazeteci gördüğünü yazmak zorundadır, duyduğunu yazmak zorundadır. Gazeteci dedikodu yazmaz  Ama şimdi son zamanlarda bakıyoruz, bu bir moda oldu. Şu şunu dedi, bu bunu dedi, dedikodu gazete manşetine çekip insanlara itibar suikastı yapıyor. Kişilik suikastı yapıyor. Bunun adı basın değil, bunun adı farklı bir şey. Yani bunun adı yani bu özellikle sizlerin huzurunda söylüyorum. Bu şantajcı gazetecilerin aranızdan uzaklaştırılması lazım. Gidip bir iş adamına seninle ilgili şunu yazarım, bunu yazarım, bana şunu ver diyen adamın öncelikle sizin aranızdan uzaklaşması lazım. Daha sonra açık ve net söylüyorum. Cumhuriyet Savcılığının ve Emniyet Müdürlüğü´nün harekete geçip bunlarla ilgili işlem yapılması lazım. İş adamlarını şantaj yapan, kendilerine şantaj yapan bu tür adamları gidip Cumhuriyet Savcılığına şikayet edip bunlara ceza aldırması lazım. Gazetecilik bu değil. Gazetecinin layık olduğu muamele de bu değil. Eğer gazeteci gidip bir sanayicinin yanında, bir iş adamın yanında veya bir bürokratın yetkilinin yanında itibar saygı görmüyorsa inanın bu sebepler. Bu tür adamlar yüzünden. Şimdi sen görevini tam yapsan herkesin bir siyasi fikri olabilir. Savcı olur, solcu olur, liberal olur, demokrat olur, sosyal demokrat olur. Herkes birbirinin fikrine saygı duyacak. Ama sen gazeteciliğe kalkıp da şahsi menfaatin için kullanır, bir şantaj aracına dönüştürür, insanlara itibar suikastı yaparsan kusura bakma bunun adı gazetecilik değildir, bunun adı şahsiyetsizliktir, başka da bir şey değildir. Yani birine sadece çamur atmak için, birine çirkef atmak için, birine kişilik suikastı yapmak için, gazetene, manşetine olmadık şeyleri yaz, arkasından da tazminat davası açılınca, araya adam sok, hatırladıkları adamları sok, aman şikayetten vazgeçin, aman tazminattan vazgeçin. Ama sen yazdın, insana orada itibar suikastı yaptın, mesleğini kötüye kullandın, sana bir gazete yazma yetkisi verdilerse senin bunu insanların haber alma özgürlüğü çerçevesinde alıp somut olayları paylaşman yerine olayları şahsileştirip birileri bir şey söyledi onu yazdın  Böyle bir gazetecilik anlayışı olabilir mi? Yazdığın insanın ailesi var, yazdığın insanın çocuğu var, yazdığın insanın karısı var, akrabası var. Bunları yazılır mı? Gazetecilik bu mu? Gazetecilik şahsiyetle uğraşmak değildir. Gazetecilik adı üstünde yani toplumun haber alma organıdır. Sizlerin görevi kutsal bir görev.” Dedi.Atay sözlerini şöyle tamamladı “Gazetecilerin hepsinin başımızın üstünde yeri var. Bizim tek şikayetimiz gazetecilik mesleğini bir basamak olarak kullanan şahsiyetsizlerdir. Yeni görevimizde başarılar diliyoruz. Yapabileceğimiz her şeyde yanınızdayız. Yerel basınımız en güzeline layık Tabii basın maddi anlamda da sıkıntı çekiyor. Biliyorum. Problemlerinin farkındayız. Şimdi eskiden yazılı basın işte belli birliklerde gelir sahibiydi. Şimdi şartlar zorlaştı. Sigortalı çalışan diğer  şartları topladığınızda bir gazeteci evini geçindirecek parayı zor çıkarıyor. Bir de sosyal medya bir olay çıktı. Sosyal medya gazeteciliği. O da farklı bir bakış açısı. Bunu da iyiye kullanan arkadaşlar var, çok güzel yapanlar var, milyonlarca takipçiler var. Ama bir de kötüye kullanan var. Bir de Whatsapp gazeteciliği çıktı. İşte ortada gazete yok ama Whatsapp´tan devamlı haber geliyor.”

BOZGEYİK: BASININ YANINDAYIZ

MHP Gaziantep  il Başkanı Mustafa Bozgeyik’te konuşmasında  basının önemli görevleri olduğunu belirterek “Özellikle sizin şahsınızı ve tüm yönetim kurulu üyelerini biz de tebrik ediyoruz, başarılar diliyoruz. Gaziantep´e basını olarak vereceğiniz her türlü katkının yanında olduğumuzu belirmek isteriz. Bu şehir adına yapacağınız her türlü faaliyetlerde bizler de sizin yanınızdayız” dedi.

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı