admin oeyyupoglu1@gmail.com
HAZİNE BAKANI MEHMET ŞİMŞEK’DEN EKONOMİYE POZİTİF ENERJİ( Köşe Yazısı-Halil Eyyupoğlu
Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek son ekonomide gelişmeleri değerlendirerek umut verici açıklamalar yaptı
“Rasyonel politikalar meyvelerini vermeye devam ediyor…”
Şimşek twitter hesabından yaptığı açıklama şöyle; Mayıs ayında 700 baz puana yükselen CDS’ler (risk primi – Türkiye’nin dolar cinsinden kredi iflas riskini gösteren beş yıllık kredi temerrüt takası) bugün 400 baz puanın altını gördü.
Piyasada faizler yükselme eğilimine girdiği anda işletme alternatif kaynaklara yönelmek zorunda. Çünkü faizlerin yükselmesi demek yatırımcıların pay senetlerine olan taleplerin azalması demek.
Finansman belirlendikten sonra finans yöneticileri son bir karar daha almalı. Kar payı dağıtım kararları.”
Mehmet Şimşek yoksa takvimi geriye atarak 1980 lerin sıkı para politikasına mı dönüyor?
1980’li yıllar Türk sermaye piyasalarında önemli gelişmelerin yaşandığı yıllar. 24 Ocak 1980 istikrar tedbirleri ile ekonomide sıkı para politikası uygulamaya konulmuş ve faiz oranları serbest bırakılmıştı. Faizlerin serbest bırakılmasıyla hızla yükselen faizler, ucuz kredi kullanmaya alışan şirketleri büyük bir finansal sıkıntıya sokmuştu
Bu yıllarda halktan yüksek faizlerle fon toplayarak şirketlere yönelten çok sayıda banker kuruluşları türedi.. Ancak banka ve bankerler arasındaki rekabet, çok sayıda güvenilir olmayan bankerlerin ortaya çıkması ve ilgili alandaki yasal boşluklar çok sayıda kişinin paralarını kaybetmesine neden olmuştu.
Bankerlerin iflası, kaçışı ve tasfiyeleri ile sonuçlanan sermaye piyasası deneyimi, bu alandaki yasal düzenlemelere ihtiyacı artırmıştı. Bunun üzerine 1981 yılında 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu, 1983 yılında ise menkul kıymet borsalarının kuruluşunu öngören Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmış ve 1985 yılı sonunda İstanbul Menkul Kıymetler Borsası resmen kurulmuştu.
24 Ocak 1980 tarihinde yürürlüğe konulan istikrar programı; Türk ekonomisi ve sermaye piyasası tarihinde yeni bir anlayışın, yeni bir yaklaşımın dönüm noktası olmuştu. Bu program, serbest piyasa ekonomisinin kuralları içinde işleyen bir ekonomik sistemin oluşmasını amaçlamıştır. Bu anlayışa paralel olarak sermaye piyasasının gelişmesinde gerekli yasal boşluğun doldurulmasına çalışılmıştı.
24 Ocak 1980 kararları ve peşinden gelen en yüksek enflasyonist kırılma 5 Nisan karalarından sonra ülkemizde finansal piyasada karşılaşılan en önemli problem, ekonominin genel dengesi içinde düşük olan tasarrufların arttırılması ve bu tasarrufların etkin bir biçimde yatırımlara kanalize edilmesinde karşılaşılan güçlükler olmuştur.
Finansal piyasaların serbestleştirilmesine yönelik çok sayıda yapısal değişiklikler gerçekleştirilken bu tedbirler arasında mevduat ve kredi faizlerinin piyasa güçlerince belirlenmesi ve mali kesim kurumlarının oluşması 1989’da Türk Lirası konvertibl kılınarak dış dünya ile mali ilişkilerde tam bir serbestleşmeye gidilmiştir.
Finansal piyasalarda son yıllarda yaşanan hızlı gelişmeler yeni bir yasal alt-yapı ihtiyacını doğurmuştur.
2013 yılında İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, İstanbul Altın Borsası ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, Borsa İstanbul çatısı altında birleştirilmiştir. Bu birleşmeyle birlikte Borsa İstanbul her türlü finansal aracın tek çatı altında alınıp satılabilmesine imkân tanıyan, FİNANSAL SÜPERMARKET anlayışı altında faaliyet gösteren bir yapıya kavuşturulmuştur.
Bakan Şimşek bir açıklama daha yaptı. Mehmet Şimşek twitte hesabından;
Yatırımcıların Türk varlıklarına olan ilgisinde bir artış görmekten memnuniyet duyuyoruz. Önümüzdeki üç yıl içinde artması beklenen GCC ülkelerinden gelen DYY girişlerine ek olarak, öz sermaye ve borç anlaşmalarında bir artış gördük. Yakın zamanda kamuya duyurulan birkaç işlemin altını çizmek isterim:
İlk olarak, Yapı Kredi hisselerinin bu hafta kurumsal yatırımcılara başarılı bir şekilde arzı:
– 250mn $ – son 3 yıldaki en büyük özsermaye arzı
– 5 kattan fazla talep
– 40’a yakın ABD ve Avrupalı Yatırımcı (çoğunlukla uzun vadeli ve bazı hedge Fonlar).
İkincisi, MNG Kargo’nun bu hafta DHL tarafından satın alınması.
Üçüncüsü, geçen hafta Ronesans Enerji ile TotalEnergies arasındaki ortaklık.
Tüm bu işlemler, Türkiye’ye ve sağlam makroekonomik politikalar uygulama çabalarımıza duyulan güveni göstermektedir.
Türkiye’ye yapılacak uzun vadeli yatırımlar, politikalarımızı destekleyecek, Lira’da istikrara kavuşacak ve son dönemde başlatılan mali ve parasal sıkılaştırmanın büyüme üzerindeki etkisinin daha hafif olmasını sağlayacaktır.”
SON SÖZ: Yani anlaşıldığı üzere borsa ,iç borçlanma, yastık altıdaki paralardan artık söz edilmiyor. Şimşek’in deyişi ile “faizlerin yükselmesi demek yatırımcıların pay senetlerine olan taleplerin azalması demek “.
İç borçlanmanın pabucu dama atılmış. Yerli firmaların yabancı firmalar tarafından alınması yada Türk firmaların yabancı ortaklıklar işleminde bir ekonomi düzeyinin başarısından söz ediliyor.