Hoşgeldiniz  

GASTRONOMİ DEYİNCE KENTİN SEMBOLÜ “LOKANTA KEBAPÇI OLSUN” DEMEDİK(Halil Eyyupoğlu- Köşe Yazısı)

admin | 23 Mayıs 2022 | Genel, Gündem, HALİL EYYUPOĞLU Köşe Yazısı, Köşe Yazıları, Tüm Manşetler


admin
oeyyupoglu1@gmail.com

GASTRONOMİ DEYİNCE KENTİN SEMBOLÜ” LOKANTA KEBAPÇI” OLSUN DEMEDİK..

8 yıl önce bir başka şeyler yani “Kültürel Ekonomi-Kültür Ekonomisi” söylemini ortaya atmıştık. Kendimizi farklı yerlerde gezdirilen olduk. Kebap pişirip kaldırımları işgal edip masalar düzüp insanları doyurmak ve bunun adına da  Gastronomi demek bence biraz abartılı geldi bana..

Mailimize düşen Gastronomi ile ilgili Gaziantep haberleri yayınlıyoruz sosyal medyada 5 kişi civarında beğeni alıyor.

Fakat eşimle gerektiğimde bir köyde, gerektiğinde bir tarlada, hatta dağın başında  bir alanda şira, köfte, yuvarlama yapıp sosyal medyada yayınlıyoruz ; bir bakıyoruz beğeni gerçek kişi  sayısı 500-600 kişi oluyor görüntüleme sayısı 2 bin-3 bin oluyor.

Haberin normalde daha çok okuru olması gerekirken yapıp ettiklerimiz daha çok rağbet görüyor.

Matematik hesabıyla “Tüme varım” hesaplarken, “Tümden gelen” bizi teslim aldı.

Aslında işin başında öyle dememiştik ama yol gitti ayak uydurduk ta ki bu noktaya geldi.

Elbette esnaf para kazanmalı. Geçen hafta etin kg fiyatı 80-100 TL iken bugün kasap ve marketlerde etin kg fiyatı 180 TL.

Gastronomi derken kültür ekonomisinden söz etmiştik. Tarih bu ekonominin bir parçası. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin’in destekleriyle oluşan Panorama Müzesi bunun Gaziantep’te yapılması gereken en güzel örneği. Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu’nun giderek içeriğini çok büyük bir şekilde zenginleştirdiği 25 Aralık Kahramanlık ve Panorama Müzesi’ olması gerekenlerin en iyisi.

Burası tamam.

Lakin Gastronomiye gelince; bu kentte üretilen ve bu kentin aromasıyla lezzet tadını veren yemek fonksiyonu tam anlamıyla Gaziantep’e ait olmalı demiştik.

Gastronomi kenti bu lezzet ve tadı kendi yöresel toprağından alır.

Etin tadını almak istiyorsak tat bu kentin meralarında dağlarında otlanan hayvanların etinden olmalı ki o lezzeti alalım.

Aslında mutfak kültürü derken bize o kültürü veren bu kentin toprağıdır. Çobanın kaval sesindeki ahenk, Barak ovasında söylenen Dedemoğlu türküsü taa Aşık Veysel’e uzanır                 “benim sadık yârim kara topraktır” ezgisine dönüşür.

İşte biz bu ahengi mangalda yellediğimiz etin dumanında tüten nefis kokuda buluruz.

Bir köy yemeğinde kuyruk yağı ve tereyağıyla yoğrulan “aş” da buluruz. Yanında karakazanda pişen “musakka”da buluruz.

Toprağı canlandıramayıp üretemiyorsak; kimyevi gübrelerle tadını da bozup soframıza koyuyor dünyaya da bunu tanıtıyorsak;

Ben de diyorum ki; neyse ben demiyeyim; Necip Fazıl diyor ki;

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın!

Hedefe varmayan mızrak utansın!

*

Ey binbir tanede solmayan tek renk; Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!”

Etiketler:
Yorumunuz
Konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?

EN SON HABERLER

Gaziantep'in İlk Haber Ajansı