admin oeyyupoglu1@gmail.com
MİRACIN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ
Miraç İslam’da “Allah’a yükseliş ve arınma” olarak kabul edilir.
Bu yükseliş bir kandil eşliğinde Allah katına varma ile sonuçlanır.
Tıpkı Nur Suresi 35. Ayette olduğu gibi;
“Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nûr üstüne nûr. Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir.”
Kimi insanlar Miracı camide ibadetiyle Miraç kandili ile kutlar, kimi de Alevilerde cem kurularak Allah Muhammed Ali aşkına 3 kandil yakarak başlar ve cemin son halkası olan ve semahla şekillenen Miraçname okunarak göğe uzanılır.
Aslında Anadolu’da bu iki inanış alevi-sunni olarak ayrıksı gibi gözükse dahi Miraç hiç de Anadolu’da yaşanan İslam inancının farklı olmadığını hatta Miracın birleştirici bir unsur olduğu gerçeğini gözlemliyoruz.
Bazıları Alevilikteki semahın islamda yeri olmadığını ifade etse dahi Hoca ahmed Yesevi’nin Divanı Hikmette şu dizeleri önemli;
Kul Hâce Ahmed, raks ve sema’ kılmayanlar
Taklit ile sema kılsa, cehennemde yanar.
Bu rivayet gizli idi; söylesem, onlar
Hakk’ı bulup raks ve sema’kıldı dostlar.
Miraç Kandili, 8 Mart’ta başlayan “üç aylar”ın ilki olan recep ayının 27’nci gecesine denk geliyor. Alevilik de ise her cemin sonunda Miraç hakka ulaşmada mühürdür.Kırklar cemi ise tam anlamıyla miracı tanımlar.
İslam inancına göre, Hazreti Muhammed, Miraç gecesi, Allah’ın daveti üzerine Cebrail Aleyhisselam’ın rehberliğinde Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya, oradan semaya, yüce alemlere ve ilahi huzura yükseldi. Hazreti Muhammed, yolculuğunda “Burak” adlı binekle seyahat etti.
Allah’a şirk koşmayanların cennete gireceği müjdesi verildi ve Miraç gecesinde “Amenerrasulü” diye başlayan Bakara Suresi’nin son iki ayeti indirildi.
Mirâc okudu Cebrâil
Muhammed Mustafâ mâhî
Hak emrine oldu kâil
Eyledi azm-i râhî
Gâipden yandı bir çırak
Çünkü yakîn oldu ırak
Cebrâil getirdi Burâk
Bindi ol Habîbullâhî
Burak kadem bastı arşe
Erişti fevka’l-ferşe
Hak kadîrdir cümle işe
Eyledi bu gez-nigâhî
Bir nidâ erişti Hâkk’tan
Yâ Muhammet in Burâk’tan.
Göz kamaşır şerernâk’dan
Müminlerin kıblegâhî
Yolda rast geldi bir şîr
Yâ nedir bu işe tedbîr
Hâtemini ağzına vir
Sundu iki cihân Şâh’î
Çıktı sidretü’l-müntehâya
Erişti ilâ nihâye
Kavuştu sırr-ı Hüdâ’ya
Seyretti cemâlullâhî
Onda gördü bir nev-civân
Yüzü şems-i mâh-i tâbân
Cemâline oldu hayrân
Nazar kıldı âl-Allah’î
Sordu doksan bin kelâmı
Hakk ile nîk-ile nâmı
Bir dem eyledi ârâmı
Bu ne sırdır yâ İlâhî
Gâipden geldi yeşil el
Verdi sî-pâre engûr asel
Ol demde gördü bir mahfel
Selmân’ın şey’enlillahî
Ayak üstü kalktı Server
Oldu gönlü gözü enver
Sırr ile oldu münevver
Dedi bu hikmet ilâhî
Oldu mirâcın mübârek
Hak kıldı Kur’ân tebârek
Şânına «levlâke levlâk»
Pâdişâhlar pâdişâhî
Vardı Kırklar’ın cemine
Oturdu hak makâmına
Hû dedi gerçek demine
Dem-be-dem Resûlullahî
Buyurdu ol nûr-u Vâhid
Size armağan bu tevhîd
Cümlesi de oldu sâcid
Zikretti kelâmullâhî
Gözleri Kurret’ül-ayn
Ali bîn Hasan Hüseyn
İmâm Zeyne’l-âbidîn
Gürûh-ı nâci güvâhî
İmâm Bâkır İmâm Ca’fer
Kâzım Mûsâ Rızâ server
Tâkî ba Nâkî Askerî
Muhammed Mehdî penâhî
Ata-bahş eyle lütfundan
Dûr eyleme rahmetinden
Mahrum koyma şefkatinden
Gedâ Feyzî pür günâhî